Tarımsal araziler neden korunmalıdır?
Türkiye’de tarımsal üretim, hem ülke ekonomisi hem de gıda güvenliği açısından hayati öneme sahiptir. Ancak mevcut tarım işletmelerinin büyük kısmı hem yeterli büyüklükte değildir hem de çok sayıda küçük ve dağınık parselden oluşmaktadır. Bu durum, tarımsal üretimde verimi düşürdüğü gibi modern tarım uygulamalarının hayata geçirilmesini de zorlaştırmakta; işletme maliyetlerini artırmaktadır.
İşte bu nedenlerle Türk hukukunda, tarımsal arazilerin korunması, verimliliğin artırılması ve parçalanmanın önlenmesi amacıyla çeşitli yasal düzenlemelere gidilmiştir. Bu düzenlemelerin temel hedefi, tarım arazilerinin bütünlüğünü koruyarak gelecek nesillere verimli şekilde aktarılmasını sağlamaktır.
Türk Medeni Kanunu’nda tarımsal işletmelerin paylaşımı
Önceden yürürlükte bulunan Türk Medeni Kanunu’nun 659. maddesi, tarımsal işletmelerin mirasçılar arasında bölünmeden, ehil olan mirasçılardan birine özgülenmesini öngörmekteydi. Söz konusu hüküm:
“Terekede bulunan, ekonomik bütünlüğe ve yeterli tarımsal varlığa sahip bir tarımsal işletme, işletmeye ehil mirasçılardan birinin istemde bulunması halinde bu mirasçıya gelir değeri üzerinden bölünmeksizin özgülenir.”
şeklindeydi. Ancak bu madde, 6537 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile 15.05.2014 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır.
6537 sayılı Toprak Koruma Kanunu’nun amacı
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun 1. maddesi, bu kanunun amacını şöyle tanımlamaktadır:
“Toprağın korunması, geliştirilmesi, tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi…”
Yani gerek eski Türk Medeni Kanunu gerekse halen yürürlükte bulunan Toprak Koruma Kanunu, tarımsal arazilerin miras yoluyla parçalanmasını engellemek ve bu alanların verimli ve planlı kullanımını sağlamak amacını taşımaktadır.
Tarımsal işletmenin paylaşımında istisna: özgüleme
Normal şartlarda miras, mirasçılar arasında eşit olarak paylaştırılır. Ancak tarımsal işletmeler söz konusu olduğunda bu genel kural uygulanmayabilir. Kanun koyucu, tarımsal arazilerin bölünmesini önlemek adına bir istisna öngörmüş; terekede yer alan tarımsal arazilerin, miras payını aşan şekilde dahi olsa bir mirasçıya özgülenmesini mümkün kılmıştır.
Bu sayede hem tarımsal işletmenin bütünlüğü korunur hem de üretim faaliyetleri devam ettirilir.
Tarımsal işletme nedir?
Öğretiye göre tarımsal işletme, üretim faktörlerini kullanarak bitkisel veya hayvansal üretim yapan, bu üretimi gerçekleştirdikten sonra ürünleri işleyen, koruyan ve/veya mamul hâle getiren bir ekonomik birimdir. Bu kapsamda hem tarım arazileri hem de üretime yönelik yapı, araç ve makineler bütün olarak değerlendirilir.
Tarım arazisinin kime devredileceği nasıl belirlenir?
Toprak Koruma Kanunu’nun 8. maddesi, tarımsal arazilerin devrinde hangi mirasçıya öncelik tanınacağına dair önemli bir düzenleme içermektedir:
“Mirasçılar arasında anlaşma sağlanamadığı takdirde, mirasçılardan her biri yetkili sulh hukuk mahkemesi nezdinde dava açabilir…”
Sulh hukuk hâkimi, aşağıdaki sıraya göre karar verir:
-
Ehil mirasçı varsa, kişisel yetenek ve durumları göz önüne alınarak tarımsal gelir değeri üzerinden bu mirasçıya özgüleme yapılır.
-
Birden çok ehil mirasçı varsa, asgari geçimini bu araziden sağlayan mirasçıya öncelik tanınır.
-
Böyle bir mirasçı yoksa, en yüksek bedeli teklif eden ehil mirasçıya,
-
Ehil mirasçı yoksa, mirasçılar arasından en yüksek bedeli teklif edene tarımsal arazi devredilir.
Bu düzenleme ile hem tarımsal üretim yapmaya niyeti olan mirasçılar desteklenmekte hem de toprağın spekülatif amaçlarla el değiştirmesi engellenmektedir.
Sonuç
Tarım arazilerinin korunması ve sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda kullanılması, günümüzde artık sadece ekonomik değil, aynı zamanda hukuki bir zorunluluk halini almıştır. Toprak Koruma Kanunu ile getirilen özgüleme düzenlemeleri sayesinde, tarımsal işletmelerin bölünerek verimsizleşmesinin önüne geçilmekte ve bu işletmelerin tarım yapabilecek ehil mirasçılar eliyle devam ettirilmesi sağlanmaktadır.
Ancak bu süreçte, tarımsal arazinin vasfı, ekonomik büyüklüğü, mirasçıların nitelikleri ve diğer unsurların doğru değerlendirilmesi son derece önemlidir. Bu nedenle miras yoluyla intikal eden tarımsal arazilerin paylaşımında hukuki danışmanlık alınması, hem sürecin sağlıklı işlemesi hem de tarafların hak kaybı yaşamaması açısından büyük önem taşır.
Makale CN Avukatlık Ofisi tarafından hazırlanmıştır.
Tarımsal arazilerin miras yoluyla paylaşımı, özgüleme davası ve sulh hukuk mahkemesinde yürütülen tarım davaları hakkında profesyonel danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
📍 Gazi Güçnar Sk. No:4 D:2 Beşiktaş / İstanbul
🌐 www.cecenhukuk.com








İlk yorum yapan siz olun